GKK Blog Turu || Kül-Shani Petroff&Darci Manley || Kitap Yorumu

by 12/14/2015 0 yorum

Bu kitap, yeni dönem distopyaları arasına cuk diye oturuyor arkadaş. Aslında bu tür yeni distopyalara hepimiz alıştık artık. Son üç yıldır, hatta belki bir kaç yıl daha öncedir, genel olarak bu tarz tercih ediliyor. Açıkçası ben seviyorum. Sınıflara ayrılmış bozuk bir sistem, en alt tabakadaki baş karakter, akıl almayacak bir olayla tetiklenen başkaldırış öyküsü...
Evet, hepsinin bu kurgusal yönde ilerlediğini görebilirsiniz. Kül'de bunlardan biri. Ve az önce dediğim gibi. Ben seviyorum. O yüzden bir kaç saat içerisinde, hemencik bitmesi normal.
Buradaki farklılık renkler. Açlık Oyunları'nda Mıntıkalar, Uyumsuz'da meslekler, Kızıl Kraliçe'de kan rengi, Efsane'de zeka ve daha nice aklıma gelmeyen çeşitte sınıflandırma çeşidi var. İşte Kül'de de insanları sınıflandırmak için renkler kullanılmış.
Yukarıdan aşağıya doğru; mor, kırmızı, yeşil, sarı, kahverengi, barut rengi ve kül rengi. Kül rengi ve renksizler tabiri aynı kişiler için kullanılabiliyor.

Kader önceden belirlendi. Yönetim tarafından sıkıca kontrol ediliyor. Değiştirilemez.
Madden Sumner bir Mor olarak doğdu. Sistemin en yüksek halkası. Kaderi Yediler Bakanı olmak. Dax halkanın alt tabanı olan Kül, bir Renksiz. Kaderinde gerçekleştirmesi gereken hiçbir şey yok. Buna rağmen hayatından vazgeçmiş değil. Statüsünün onu tanımlamasına izin vermeyecek. Dax ve Madden'ın yolları, özgürlüklerini kazanmak için verecekleri mücadelede hiç beklemedikleri bir şekilde birleşecek. Peki, kaderleri için savaşmaya gerçekten hazırlar mı?

Burada en çok hoşuma giden olay kader meselesiydi. Şöyle ki kitabın anlatıldığı dönemden yıllaar yıllar önce bir profesör, bebeklerden ilk doğdukları anda kan örneği alınarak kaderlerinin belirlenebildiğini keşfediyor. Daha sonra bu yöntemler insanlar sınıflandırılıyorlar.  Yani siz doğduğunuz anda ne olacağınız belli. Eğer şanslıysanız, kaderinizi gerçekleştirmeniz gereken tam tarih ve saati de bulabiliyorlar ama bu her zaman olmuyor.


Bu distopyada kadere uymak, daha doğrusu bebekliğinizde yazılmış kaderinize uymak hayati önem taşıyor. Gerçek anlamda hayati. Çünkü uymaz ve karşı gelirseniz, öldürülüyorsunuz. Bu kader, ufacık bir iş olsa bile. Mesela sizden alınan örnekte, şu şu tarih ve saatte kapıyı kapatmanız gerektiği çıktı. Siz o saat ve tarihte o kapıyı (hangi kapı olduğu o an belli olur.) kapatmazsanız, kaderinize karşı gelmiş sayılırsınız. Bu durumda başka olayları tetikleyebilirsiniz. Tetiklemeseniz bile öldürüleceğiniz kesin. Yani kaderlen oynamaya kalkmayın diyor yazar burada. Ehe.
Bir diğer hoşuma giden kısım, iki güçlü kadın karakter ağzından anlatışıydı. Biz tek bakış açısına veya bir kız bir erkeğe o kadar alışkınız ki ilk başta bunu yabancıladım. Sonra dedim ki: Çok iyi olmuş, çok güzel fikir. Afferim.
Bu iki karakterden birisi Madden Sumner. Bir Mor. Ve kaderinde Yediler Bakanı olmak var.
Diğer Dax. Bir renksiz. Kaderi yok.
İlk baştan beri aklımı çelen bir olay vardı. Eğer kaderi yoksa, kendi kaderini kendi yazabilir. İşte bu noktada sistemin açığı patlak veriyor. Aslında en alt kademe olarak gördüğünüz, ezdiğiniz, yok saydığınız kişiler nasıl da hayatta önemli roller alıyor onu görüyoruz. Hoş kitabın ortaların bu kader belirlemesiyle ilgili çok bomba bir şey öğreniyoruz ama bunu burada söylemeyeceğim elbette.
Ha bir de bu sistemde aile fertleri birbirinden bağımsız. Yani, anne ve babanız hangi renk ve statüde olursa olsun, sizin kaderiniz ayrı. Mesela Dax'in iki ağabeyi Mor ve kaderleri belli. Ancak Dax bir renksiz. Bu durumun kötü veya iyi de diyebiliriz. Çocuğun rengine göre aile bir yerleşke değişimi yaşıyor.
Mesela anne ve baba kırmızı. Ama çocuk mor. Hooop mor bölgesine geçiyorsunuz. Yani doğurduğunuz çocuk size fayda sağlıyor. Ama tam tersi de olabilir. Eğer çocuğunuz kırmızıdan alt bir renkse, alt tabakalarda yaşamak zorundasınız.
Devlet bununla ilgili şöyle bir yasa çıkartmış. Kül ve renksiz doğan çocuklara bakma zorunluluğu yok ailenin. Yani isterse devlete verebilir. O zaman statüsü aynı kalır. Ama ben bu çocuğa bakacağım derse o zaman hem statüsü düşüyor hem de vergi ödemek zorunda kalıyor. Yani işler baya karışık.
Sistem çok başarılı oturtulmuş. Yazar açısından bir açık yoktu. Renk körü tabirini çok güzel betimlemişler ona da ayrıca bayıldım. Kader, çok derin bir konu. O yüzden bir kurgu romana enjekte edilmesinin zor olacağını düşünmüştüm. Çünkü, hani bilirsiniz işte. Kelebek etkisi.
Ama bu konuya da açıklık getirilmiş. Demişlerki her bir rengin kader üzerinde önemli bir rolü vardır. Tabii genel olarak insanların inandığı bir şey değil bu. Sadece Mor tabakanın yönetimi ve düzeni ellerinde tutmak için kaderi uygulama zorunluluğunu gösteriyor.
Ve aslında bütün kitaptan çıkarttığımız genel bir ders olarak, kaderi sınırlandıramayız. Belirleyemeyiz. Kader kendi çizgisini çeker ve bütün olaylar kendini ona göre belirler. Bu yüzden, kimin ne olacağına daha doğduğu an karar verilmesi insanın özgürlüğünü kısıtlar.
Yani şöyle düşünün. Siz bir çocuğa doğduğundan beri, "Sen bu tarlaya bakmaktan sorumlusun. Senin kaderin bu." derseniz. Küçüklüğünden beri öğrendiği ve bildiği tek şey o olduğundan, o çocuk onu kabullenecektir. Siz de sanacaksınız ki kader doğru işliyor. Aslında bu konuda o çocuğu kısıtlamasaydınız, belki de bambaşka bir şekilde yetişecek, farklı şeyler keşfederek büyüyecek ve ufku açık bir yetişkin olacaktı.

Kafaları fazla karıştırmadım diye umuyorum ama bunun birebir bir kitap yorumu olmasındansa, açıklayıcı bir yazı gibi, olmasını istedim. Çünkü kitabı okursanız, olaylar sizi zaten içine çekecek ve hemen hemen bir oturuşta bitireceksiniz. Bu yüzden kader ve renk belirlenmesini anlatmak bana daha doğru gibi geldi. Kısacası ben olayların çıkış noktasını ve temelini anlattım, sizde devamını kitaptan okuyabilirsiniz.
Bana kalırsa, Uyumsuz'dan, Efsane'den çok daha başarılıydı. Umarım devamı en kısa sürede çıkar.

Puanım:

0 yorum:

Yorum Gönder